Alerjide Tanı ve İzlem
Alerji nedir? Anne çocuğunda hangi belirtilere dikkat etmelidir?
Vücudumuzun hem bakteri, virüs, parazit gibi dış düşmanlara hem de kanser gibi iç düşmanlara karşı korunması bağışıklık sistemi denen bir sistem ile sağlanmaktadır. Bağışıklık sistemi, vücudumuz için zararlı bir etken ile karşılaştığında onlara karşı güçlü tepkiler verir ve onları ortadan kaldırarak bize zarar vermelerine engel olur. Bu tepkiler genelde vücudumuz için rahatsızlık verici niteliktedir ve tepkinin gerçekleştiği bölge veya sistemde yoğun olarak hissedilir. Ayrıca vücut sıcaklığının yükselmesi, kırgınlık ve iştahsızlık gibi genel belirtilerde bu yerel bulgulara eşlik edebilir. Oysa bağışıklık sistemi, vücudumuz için zararlı olmayan yabancı bir etken ile karşılaştığında tepkileri çok daha ölçülüdür ve bunlar kişiye rahatsızlık vermez. Bu kapsamda alerji, vücudumuz için zararlı olmayan yabancı bir maddeye karşı gereğinden fazla aşırı tepkiler verilmesi ve dolayısı ile rahatsızlık durumunun oluşması olarak tanımlanabilir. Bir diğer ifadeyle alerji, yaygın kanının aksine, bağışıklık sistemindeki bir yetersizlikten değil, aksine, zararlı olmayan bir yabancı maddeye karşı verilen aşırı tepkiden ileri gelir. Alerjik bünye ise bağışıklık sistemimizin bu hatalı tutum ve davranışa sahip olması olarak tanımlanabilir.
Alerjik hastalık belirtileri çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Çünkü alerjik reaksiyonda değişik organ ve sistemler farklı derecelerde etkilenebilir. Etkilenen organ veya sisteme ait bulgular reaksiyonun şiddetine göre değişiklik göstermekle birlikte bunlar alerjen maruziyeti ortadan kalktığında kaybolma eğilimindedir. Bu yakınmalar, cilt etkilendiğinde döküntü, kızarıklık, kabarıklık, şişlik ve kaşıntı ile seyrederken sindirim sistemi etkilendiğinde bulantı, kusma, gaz sancısı, kabızlık ve ishal şeklindedir. Solunum sistemi etkilenmesi durumunda uzun süren ve gece artış gösteren öksürük, göğüsten gelen hırıltı, hışıltı, nefes darlığı, burun akıntısı ve tıkanıklığı, aksırık, tekrarlayan orta kulak ve sinüzit sorunları şeklinde ortaya çıkar. Dolaşım sistemi etkilenmesi ise, doğrusu hiç hoşumuza gitmeyen bir durumdur, ve ani gelişen solukluk, tansiyon düşmesi ve çarpıntı şeklinde gerçekleşir. Bazen birden fazla sistemin etkilenmesine bağlı olarak bu yakınmaların çoğu ve hatta tümü birden görülebilir.
Hangi durumda hangi uzman hekime başvurulmalıdır?
Öncelikle söylemem gerekir ki rutin olarak her çocuğun bir alerji uzmanına başvurmasına ve alerji için test edilmesine gerek yoktur. Ama alerjik hastalıklar toplumda en yaygın görülen sorunlardır ve yaklaşık çocukların 1/4 ile 1/3’ünün alerjik olduğu bilinmektedir. Bu yakınmaların neler olabileceğine az önce değinmiştim. Ebeveynlerin, çocuklarında standart tedavilere yanıt vermeyen veya yanıt verse de tekrarlama özelliği gösteren yakınmalar varlığında alerjiden şüphelenmeleri ve bir alerji uzmanının görüşünü almaları yerinde olacaktır.
Alerji teşhisinde kullanılan test ve yöntemler nasıl uygulanır?
Alerji tanısını koymada uzun yıllar cilt testleri ve kan testlerinden yararlandık ve hala daha yararlanıyoruz. Bu testlerden cilt testleri çok ucuz, pratik, hızlı, basit ve güvenilirdirler. Kan testleri ise nispeten daha pahalı ve daha fazla zaman alan testler. Genelde her ikisi de hastaya fazla sıkıntı vermeyen tetkiklerdir. Ama bugün bu testlerin yanında özelleşmiş test ve yöntemlerden özellikle alerjen ile hastayı karşılaştırma uygulamalarından çok daha fazla yararlanıyoruz. Çünkü cilt ve kan testleri pozitif olmasına karşın hastanın alerjeni tolere ettiğini veya testler negatif olduğu halde hastanın alerjeni tolere etmeyebileceğini biliyoruz. Bu uygulamada hastayı giderek artan dozlarda o alerjene maruz bırakıp vucudun verdiği tepkileri çok yakından takip ediyor ve ortaya çıkacak alerjik reaksiyonu erkenden ve şiddetli olmadan dökümante edebiliyoruz. Böylece hastalarımızın hayatlarını bir kabusa çeviren kısıtlamaları azaltabiliyor ve sorunların gerçek nedenini bularak hayat kalitesini artırabiliyoruz. Ancak bu karşılaştırma testlerini, sahip oldukları riskler nedeniyle, özelleşmiş, deneyimli, yetkin ve donanımlı merkezlerde yapılması gerekiyor.
Anafilaksi nedir? Anafilaksi acil eylem planı nasıl hazırlanmalıdır?
Anafilaksi ani gelişen ve yaşamı tehdit edebilen ciddi bir alerjik reaksiyondur. Çoğunlukla vücudun bütününü etkileyen bir tepkime söz konusudur ve acil tıbbi müdahale gerektirir. Döküntü, yüz ve dudaklarda şişlik, öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı, hızlı nabız, tansiyon düşmesi, bilinç kaybı, karında kramplar sık görülen bulgularıdır. En sık nedeni besin ve ilaç alerjileri ve de arı sokmalarıdır.
Anafilaksi ölümle sonuçlanabileceğinden erken ve hızlı bir müdahale gerektirir. Reaksiyon çoğunlukla alerjenle karşılaşmadan sonraki kısa süre içinde ortaya çıkar ve genelde ne kadar erken başlarsa o oranda daha şiddetli seyreder. Arı alerjisinde olduğu gibi hastanın alerjenle karşılaşmasının bütünüyle önlenemeyeceği durumlarda, hasta ve ailelerine, anafilaksi gelişmesi durumunda ne yapacaklarını öğretiyor ve yapılacakları yazılı bir biçimde ellerine veriyoruz. Bu yönergeye, anafilaksi acil eylem planı diyoruz. Böylece hastanın bir acil servise ulaştırılana kadar kaybedeceği zaman diliminde hem tedaviye başlanılmasını sağlıyoruz hem de hastanın acil servise sağ olarak ulaşmasını mümkün kılıyoruz.
Besin alerjisi nedir? Genel alerjen besinler hangileridir?
Besinlerin bazıları vücuttaki bağışıklık sistemi tarafından tehlikeli düşman olarak algılanırsa, bağışıklık sistemi düşman olarak algılanan besini ortadan kaldırmak, tehlikesiz hale getirmek için şiddetli ve abartılı tepkiler verir. Bu durum vücudumuz için rahatsızlık vericidir. Bu reaksiyonda başta histamin olmak üzere çeşitli kimyasal maddeler ve değişik hücreler rol alırlar. Genellikle besin reaksiyonları besin alındıktan dakikalar-saatler içinde ortaya çıkar ve deri, sindirim ve solunum-dolaşım sistemi gibi değişik organlarda kendini gösterir. Bazen bu reaksiyonlar çok şiddetli ve hızlı olup vücudun birden fazla sisteminde belirti verebilirler. Hatta ölüme dek götürebilirler ki bu tip reaksiyonlara anafilaksi adı verilir.
Teorik olarak her besinin alerjik reaksiyonlara neden olması mümkünse de besin alerjilerinin çoğundan belli başlı besinler sorumludur. Bunlar süt, yumurta, kuruyemişler (fındık, ceviz, yer fıstığı, antep fıstığı, ay çekirdeği gibi), balık ve kabuklu deniz hayvanları, mercimek, susam, buğday ve soyadır. Bu besinler tüm dünyada en sık alerjiye neden olan gıdalar ise de ülkelerin ve yörelerin beslenme alışkanlıklarına göre görülme sıklıklarında farklılıklar olabilmektedir. Örneğin ABD ve İngiltere de en sık alerjiye neden olan kuruyemiş yer fıstığı iken ülkemizde fındık ve cevizdir.
İnek sütü alerjisi ve laktoz intoleransı arasındaki fark nedir?
Hem inek sütü alerjisinde hem de laktoz intoleransında inek sütü içeren gıdaların hasta tarafından tolere edilmesinde sorun vardır. Her iki durumda da inek sütü tüketildiğinde yakınmalar ortaya çıkar. Ancak yakınmaların ortaya çıkması farklı mekanizmalar üzerinden olmaktadır. İnek sütü alerjisinde bağışıklık sisteminin o besine aşırı ve abartılı bir tepki vermesi sonucu oluşmaktadır. Laktoz intoleransında ise oluşan reaksiyonda bağışıklık sistemi bir rol almaz ve yakınmalardan inek sütü içeriğinde bulunan laktoz isimli şekerin sindirilmemesi sorumludur. Laktoz intoleransında yakınmalar sindirim sitemine ait iken inek sütü alerjisinde yakınmalar sindirim sistemi ile sınırlı kalmayabilir. Yakınmaların boyutu ve yaygınlığı gözden kaçtığında ve de teşhis gerekli tetkikler ile doğrulatılmadığında birbirleri ile karışabilirler. Oysa hastadaki reaksiyonun nedeninin doğru anlaşılması, uygun tedavi ve izlem için çok gereklidir. Sonuç olarak besinlerle oluşan her istenmeyen reaksiyon besin alerjisi demek değildir. Bu nedenle hekimler birbirine genel olarak çok benzeyen bu farklı reaksiyonları birbirlerinden ayırt etmek durumundadırlar.
Besin alerjisinde eliminasyon diyeti nasıl uygulanır, beslenme günlüğü nasıl tutulur?
Bazı besin alerjilerinde kan ve deri testleri ile duyarlı olunan besin saptanabilinirken kimi alerjilerde, farklı bağışıklık sitem mekanizmaları söz konusu olduğundan, alerji testleri yardımcı olmazlar. Bu nedenle hastalara besin eliminasyon diyeti ve veya besin günlükleri tutturularak reaksiyonun nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı ve de sorunun hangi besinden ileri geldiği anlaşılmaya çalışılır. Besin eliminasyon diyetinde hasta çoğunlukla temel gıdalardan oluşan bir diyete konur ve adım adım kısıtlanan besinler açılarak reaksiyonun hangi besin diyete alındığında oluştuğu anlaşılmaya çalışılır. Bu dönemde hasta hem yediklerini ayrıntılı olarak besin günlüğüne işlerken hem de oluşan yakınmaların zaman ve şiddetlerini buraya not alır. Besin günlüğü, besin eliminasyon diyeti yapılmadan da tutturulabilir. Ancak bu durumda sorumlu besini saptamak daha güç olmaktadır. Besin eliminasyon dietleri uygulanan kişiye büyük sıkıntı veren ve uzatıldığında beslenme yetersizliğine neden olabileceğinden yetgin ve deneyimli uzmanlar gözetiminde yapılmalıdır.
Besin alerjisinin hangi besinden ileri geldiğinde şüphe oluştuğunda hastalara hekim gözetiminde şüphelenilen besinden giderek artan dozlarda yedirtme işlemi (yükleme testi) yaptırılabilir. Bu yükleme/provokasyon işlemi sonunda beklenen belirtilerin ortaya çıkması tanıyı kesinleştirir. Yükleme testi besin alerjisi tanısında “altın standart yöntem” olarak kabul edilir ve hangi hastaya ne zaman yapılacağı hekim kararını gerektirir. Besin alerji şüphesi olan bir çocuğa, alerji uzmanı tarafından değerlendirilinceye kadar, şüphelenilen besinler verilmemelidir.
Alerji çocuklara nasıl anlatılmalıdır?
Alerji, çocuklara anlatılabilir. Çocuklar, uygun iletişim teknikleri kullanılırsa, söylenen her şeyi anlayabilir ve uygulayabilirler. Anlama ve uygulama kapasitesi olarak yetişkinlerden aşağı değildirler, ama farklıdırlar. Burada olmazsa olmaz güven ilişkisidir. Çocuğun ebeveynine ve hekimine olan güveni tam olmalıdır. Bu güvenin oluşturulması kadar, oluşmuş güvenin sürdürülmesi de büyük önem taşır. Aynı şekilde hekim ve ebeveynde çocuğa yaşına uygun biçimde güvenmeli ve sorumluluk vermelidr. Alerjik olmak, algıda “eksik olmak” olarak değil “farklı olmak” olarak oturtulmalıdır. Uygun davranış ve tutumları takdir edilirken, hataları ve eksik uygulamaları konuşulmalı ve sorumluluk alma becerileri yaşlarına uygun olacak şekilde arttırılmalıdır. Hatanın yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğundan hareket edilmeli, hataya odaklanmaktan ziyade hatayı doğuran neden ve uygulamaların düzeltilmesine odaklanılmalıdır.
Dikkat: Bu yazı Dr Bülent Şekerel tarafından hazırlanmış olup kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Dikkat: Burada çocukluk çağının bir alerjik hastalığı hakkında Dr.Bülent Şekerel tarafından size yardımcı olacağına inanılarak derlenmiş bazı bilgiler yer almaktadır. Bu nedenle bu bilgilerin, hekim olmayanlar tarafından tedavi amacıyla kullanılmamaları gerekir. Lütfen daha ayrıntılı bilgi için hekiminize başvurunuz.
Milliyet Gazetesinde Sayın Esra ÖZ’ün Dr.B.Şekerel ile yaptığı röportajdan alınmıştır (Kasım.2015)